Sultan IV. Murad ve Barış Anlaşmaları
Sultan IV. Murad, tarihinde Acem topraklarını fethederek büyük bir zafer kazanmış ve bu başarıyla mutlu bir şekilde başkentine dönmüştü. Bu zaferden sonra, kafirlerin ülkesindeki varlıkları sona ermişti. Bunun üzerine, pek çok krallık korkudan barış yapmak için elçiler göndermeye başladı. Krallar, bol miktarda para ve değerli hediyelerle barış anlaşmaları yaparak huzura kavuştular. Ancak, yalnızca Malta kafiri anlaşmalara katılmadı.
Sefer Hazırlıkları
Sultan IV. Murad, bu durumu göz önünde bulundurarak sefer hazırlıklarına başladı. Bin parça gemi hazırlandı, iki büyük kara mavunası yapıldı ve her biri üç yüz parça top ile donatıldı. Ancak Huda’nın hikmeti gereği, Sultan IV. Murad’ın kaderi burada sona erdi. Tarih, Sultan IV. Murad’ın âhirette taht kurduğunu yazıyor Anapa Kalesi ve Çerkez-Abaza Sınırı.
Düşmanların Saldırısı
Sultan IV. Murad’ın vefatından sonra, düşmanlar Osmanlı topraklarına saldırmaya başladılar. İlk olarak, Moskoflar Kırım ve Azak köylerini talan etmeye başladılar. Kırım Hanı İnâyet Giray, bu durumu Sultan İbrahim Han ve Sadrazam Kara Mustafa Paşa’ya iletti, ancak dikkate alınmadı. Zira IV. Murad’ın ardından, devlet içinde huzursuzluk başlamıştı. Sadrazam, “Kulun burnunu sefer kırar” diyerek bir sefer düzenlenmesini talep etti.
Moskofların Kuşatması
Tarih 1625’i gösterdiğinde, Moskofların hain Kazakları yüz bin askerle Azak’ı kuşattı. Veziriazam ve Kırım Hanı bu duruma kayıtsız kalınca, düşman Azak Kalesi’ni işgal etti. Burada yetmiş-seksen bin kafir karargah kurarak bölgeyi kontrol altına aldılar. O yıl, 150 parça şayka Karadeniz’de dolaşarak tüccarların gemilerini yağmaladı ve köyleri, kasabaları hedef aldı. Binlerce Müslümanı esir aldı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Cevabı
Düşmanlar, Devlet kapısına ulaşınca, Rumeli eyaletine kapıcıbaşılar atandı ve fermanlar yayımlandı. İlk olarak, Özü eyaleti valisi Koca Gürcü Ken’an Paşa, Rumeli eyaleti valisi ve 28 sancak beyleriyle birlikte kırk bin Bucak Tatarı, kırk bin Eflak ve Boğdan askeri, yirmi bin Erdel askeri ve seksen bin Tatar askeriyle birlikte Azak Kalesi’ni kuşatmaya gitti. Bu büyük ordu, denizlerden gelen destekle düşmanı geri püskürtmek için harekete geçti Bosphorus Tour .
Azak seferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun karşılaştığı tehlikeleri bertaraf etme çabası olarak tarih sahnesinde yer aldı. Bu sefer, hem askeri gücün sergilendiği hem de düşmanlara karşı bir uyanışın başladığı önemli bir olaydır. Sultan IV. Murad’ın ardından yaşanan bu olaylar, Osmanlı’nın iç ve dış politikalarındaki dengeleri değiştirme potansiyeline sahipti. Azak, sadece bir kale değil, aynı zamanda Osmanlı’nın varlığını sürdürme mücadelesinin bir simgesiydi.
